Sosyal ağlarda 'Cesur Adım' başlıklı bir dizi yazı yazan Necmettin Batırel'in açıklamaları şöyle:
"Merkez Bankası seçim öncesinde radikal bir kararla baz faiz oranını yüzde 50'ye çıkarmış, borçlanma ve borç verme faizlerini artı eksi 300 baz puan farkla belirlemişti. Son dönemde banka fonlamalarının önemli bir kısmı politika faizinin 150 baz puan üzerinde gecelik borç verme faiz oranıyla sağlanmıştır.
Bu fark artık 300 baz puana çıkarılmıştır. Dolayısıyla Merkez Bankası'nın politika faizini yükseltmeden fonlama oranını yüzde 53'e çıkarma seçeneği bulunuyor. Yani 500 baz puan faiz artışının dışında 300 baz puanlık bir faiz artırımı daha hayata geçirildi. Kapının kapanmaması, gerekirse sıkılaştırmanın devam edeceğini gösteriyordu. Amaç, rezervlerdeki azalmanın önüne geçmek, döviz kurunu gevşeterek halkın döviz talebini azaltmak ve yatırımcılar için tahvil alımlarının yabancı yatırım çekiciliğini artırarak bol sermaye akışı sağlamaktır.
15 Mart'ta sona eren haftada Merkez Bankası rezervleri 130,5 milyar dolardan 127,9 milyar dolara düştü. Aralık 2023'te tarihi zirvesi olan 145,5 milyar dolara ulaşan rezervler, 2,5 ayda 17,6 milyar dolar azaldı. Piyasa müdahalesi bu kayba büyük ölçüde katkıda bulundu. Yerli yatırımcıların ise döviz mevduatlarının geçtiğimiz hafta 2 milyar dolar arttığı görüldü. İnsanlar 1,5 milyon dolar alıyor, işletmeler 500 milyon dolar alıyor. İki haftalık artışın 7,7 milyar dolara ulaşması belirsizliğe neden oldu. Öte yandan Şubat ayında TÜFE beklentileri aşınca merkez bankasının faiz artırmaktan başka seçeneği kalmadı.
Karar piyasa üzerinde anında etki yarattı ve BIST bankacılık endeksi %5'ten fazla artış gösterdi. Dolar 32,41'den 31,75 TL'ye geriledi. 10 yıllık tahvilin getirisi 24,52'ye geriledi. 5 yıl vadeli risk primi ise 342 puandan 318 puana geriledi. Döviz alıcılarının ellerinin, ceplerinin yanacağını, itaatsizleşeceklerini, heyecanlanacaklarını ve ağır kayıplar yaşayacaklarını söyleyemem. Seçimden sonra dolar 28 liraya düşecektir, ona dikkat edin.
Merkez Bankası'nın beklenmedik kararı uluslararası ve yurt içi çevrelerde oldukça olumlu karşılandı. Faiz koridorlarındaki artış mevduat getirilerini doların en büyük rakibi haline getirdi. Banka, piyasayı geride bırakarak gerekirse sıkılaştırmanın devam edeceğini söyledi. Seçimden önce yapılamayacağı algısını kırarak atılmış olan bu adım, “ekonomi politikasının sürekliliği” adına oldukça cesur bir adımdır. Döviz kredileri, %76'ya varan ticari kredi oranlarına sağlam bir alternatif olarak kullanıldı.
İşletmelerin kredi talebindeki keskin artış, kur risklerinden endişe duymadıklarını gösteriyor. Kamu bankalarının döviz kredilerindeki büyüme yüzde 52'ye ulaştı. Toplam krediler 128,5 milyar dolardan 3,5 milyar dolara yükseldi. İki ayda dolardan 132 milyar dolara çıktı. Kamu ve özel bankalar sanayicilere yüzde 5,5 ile yüzde 6 arasında değişen faiz oranlarıyla döviz kredisi sunuyor. Maliyet, TL ticari kredi faiz oranı olan %76'nın 28 puan altında, yıllık enflasyonun ise %48 ile %42'nin 6 puan üzerinde olması bekleniyor.
Merkez Bankası, büyümeyi yavaşlatmadan enflasyonla mücadelede büyük bir adım atarak döviz fırtınasını tersine çevirdi. Seçimden önce döviz kurunun yükseleceğini ve hükümetin savunmasız kalacağını öngörenlerin sonu geldi."
