Zeynep Gülcan Durmuş

Zeynep Gülcan Durmuş

KADIN VE İSTANBUL SÖZLEŞMESİ

Kadın ; bir elmanın yarısı, ana, eş, abla, kız kardeş, hala, teyze, yenge, ebe, nine. Kimine göre eksik etek, saçı uzun aklı kısa. Kimine göre naif, nazik, narin, zarif, zarafet abidesi, nazenin. Kimine göre şefkat, merhamet, sevgi, saadet, şevk, şeref, namus, ar, rahmet bulutu, göz yaşı, gönül taşı, çile, cevher, elmas, inci, yakut, pırlanta vs. Belki de Allahın 99 esma-i hüsna’sından sonra en çok en güzel isimlere layık Allahın en güzide kulu.

Öyle ki Allah isminden insicam etmiş insanın soyunu neslini devam ettirecek ceninin yerini çocuğa yurt kılmış rahim ismiyle rahmetin, şefkatin, sevginin menba-ı kılmış. Kur’an da Nur,Meryem ve Nisa ismindeki surelere de kadın ismi verilmiş. Hz. Meryem, Belkıs, Züleyha kıssaları da yaşanmış gerçek olarak ibreti aleme ders olsun diye bizzat Allah tarafından Allah kelamı Kur’an da anlatılmış.

Kadın cinayetleri, kadının meta haline getirilmesi, reklam ve ticaret malı gibi kullanılması, tv dizilerinden sinema filmlerine kadar müstehcen cinsel obje haline getirmek, İslam’ın ve insanlığın neresinde? Hz. Adem ilk insan, ilk baba, ilk ata. Eşi Havva da ilk ana ilk kadın, ilk ebeveyn. İnsanlık hz. Adem ve Havva’nın çocukları.

Evrimmiş, maymunmuş bunları geçelim. Doğruluğu ispat edilememiş teoriler ve bilim insanlarının işi bunlar. En aliminden en cahiline tüm insanlığa soruyorum; Hz. Adem gibi anasız, Hz. İsa gibi babasız dünyaya gelen var mı? Evet diyebilecek bir babayiğit ben göremiyorum. Böyle bir şey dünya var oldukça da olmayacak. Kim neyin peşinde? Ne yapmaya çalışıyor..? Öyleyse her bireyi bir kadın dünyaya getirmiş. Kadın birisinin eşi, birisinin ablası, bacısı, teyzesi, halası, anası, ebesi, ninesi. Var mı başka bir açıklaması? Yok...

Dindarlar ( müslüman, hristiyan, yahudi gibi semavi olanlar , yada budist gibi, şamanizm gibi kurucusu olan inanç sistemlerine bağlı inançlı insanlar), dinsizler (ateistler), yada deistler. Veya pozitif ciler, sosyologlar, toplum bilimciler, aydın ,mürşit insanlar. Var mı cevabınız ? Peki neden niçin kadın cinayetleri? Şiddet , darp ve zorbalık mağduru. Neden? İnsan kendini dünyaya getiren varlığa sahip çıkamıyorsa insan mıdır? İnsan, insan olamadıktan sonra hayvan olsa ne yazar, maymun olsa ne yazar.

Herkes kendi penceresinden bakıyor. Feministler, İslamcılar, sosyal demokratlar, kapitalistler, biri pembe diyor, diğeri al diyor. Bir başkası, yok efendim ne al ne pembe bu kırmızı diyor, Çemberin açısı 360 derece. Ne kadar dönersen dön kat ettiğin yol aynı nokta. Bir arpa boyu yol alamıyorsun. İslamcılar, feministler, sosyalistler İstanbul Sözlesmesine taktı. Hepsi de kadın hakkı savunucusu. Hepsi de özgürlükçü, hepsi de kadını kutsuyor, ama ne yazık ki biri ak diyor diğeri kara. Ak mı, kara mı? Bir karar verseler, bir görebilseler. Göremezler, bakamazlar. Havanda su dövmeye devam. Oysa kadın islamcıların da sosyalistlerin de anası, bacısı. Sorun burada, problem burada. Her şeyin suçlusu kadın. Kadın mı suçluydu, kadını paylaşamayan, kadina fikrini sorma cesaretini gösteremeyen bencil, despot zihniyet mi? Yoksa kadını meta olarak görüp ticaret ve para hırsı ile köle haline getiren kapitalizm mi?

Derdin devası teşhiste, tedavinin şifası doğru ilacı kullanmakta. Birileri çıkmış İstanbul Sözleşmesine veryansın ediyor, derhal o sözleşme feshedilsin. Birileri de yine aynı mahalleden aynı zaviyeden bakıp mahkemelerde sonuç arıyor. Diğerleri de bekle gör modunda. Arada bir sarı arının yuvasına çöp sokup kenara çekiliyor ki ortalık kızışsın. Velhasıl toplumda kadının yeri bu mu olmalı? Tv de kadın programları. Sunucuları da kadın; cinayet, tecavüz, dna babalık testi. Hani müslüman mahallesinde salyangoz satılmazdı. Kadın sofralara ızgara yapılıp, lüks yemek diye ikram ediliyor. Evlendirme programları toplumun ahlakını bozuyordu, bunlar ahlakı erdeme erdiriyor. Suçluyu buluyor, suçlunun cezasını çekmesine vesile oluyor. Alkış, alkış...

Kadına şiddete karşıyız. Birey olarak, toplum olarak, insanlık olarak her türlü cinayete, tacize tecavüze, karşıyız. İnsanlığın gereği de bu. Hiç kimse bir kadının hunharca bir cinayete kurban gitmesine razı değildir, olmamalıdır. Öyleyse neden bunlar yaşanıyor. Bu cinayetleri şiddeti uygulayan insan suretli canavar ruhlu katiller uzaydan mı indi, başka bir dünyadan mı geldi. Bunların da bir anası babası var. Bunlar da bu dünyalı, bu toplumun bireyleri. Bunların farkı cani olmaları ,şiddet yanlısı olmaları.

İnsanın hammaddesi, özü çamur ve balçık, yani toprak ve su. Oysa insan Hz. Muhammed’ in peygamberliği şahsında en yüce mertebeye; sitretül müntehaya ulaşmış eşref-i mahlukattır. Meleklerden üstün kılınmıştır, bizim inancımızda. Durum böyle iken, bu caniler katiller, psikopatlar neden eşini, kızını, kız kardeşini katleder, neden? Suçlu İstanbul sözleşmesi mi? İslamdan, ilimden irfandan uzaklaşmak mı? Hangi dinde var şiddet, kin, nefret, katillik. Bu katiller hangi dinden. Birileri çıkıyor yere vuruyor İstanbul Sözleşmesini, birileri de çıkıyor sahipleniyor. Ama hiç birisi de bu cinayetlere engel olamıyor.

Mesele kanun, sözleşme, kural değil. Mesele insan olmakla insan olamamak meselesi, erdem meselesi, irfan meselesi, eğitim kültür meselesi. Eğitemediğin, yetiştiremediğin, insanlığını öğretemediğin her birey toplumun da, kadının da başına bela. İlkesiz, inançsız bıraktığın her birey toplumun geleceğine, huzuruna, saadetine, birliğine beraberliğine kasteden birer serseri mayın. Kimin nerde ne şekilde patlayacağı belli değil. Biz İstanbul sözleşmesini tartışırken bir yerde birileri yine bir cinayete kurban gidiyor. Kadın dişi kuştur, yuvayı yapar. Kadın anadır evladı yetiştirir. Kadına saygıyı, kadına bilgiyi, kadına benliğini aşılayıp, kadına kadın olduğunu hissettirip, hak ettiği mevkiyi tevdi ettiğimizde, o da o yerin hakkını verip saygın bireyler yetiştirdiği zaman olay çözülecektir.

Kadının hak ettiği değerini bulduğu, ilmi, irfanı yüce mutlu yarınlar dileğiyle.

Zeynep Gülcan Durmuş

Sosyolog-Aile danışmanı

Önceki ve Sonraki Yazılar
Zeynep Gülcan Durmuş Arşivi