Mehmet Dikici

Mehmet Dikici

İnsani Yardım

Savaşlar, afetler, siyasal krizler, salgın hastalıklar ve bunların yol açtığı problemlerin giderilmesine yönelik olarak uygulanan insani yardım çalışmaları; toplumların ekonomik, kültürel, siyasal yapıları ve bireylerin hayatları, tercihleri üzerinde önemli etkileri olan çok boyutlu, çok aktörlü süreçlerdir.

İnsan ıstırabının giderilmesine yönelik çalışmaların tümünü kapsayan şemsiye bir kavram olan insani yardım çalışmaları; 2020 yılının başından itibaren tüm dünyayı etkisi altına alan yeni Koronavirüs (COVID-19) pandemisi ile önemini ve hayatımızdaki yerini bir kez daha gösterdi.

Kamu kurumları, yerel ve uluslararası sivil toplum kuruluşları, Birleşmiş Milletler (BM) örgütleri, Kızılhaç/Kızılay dernekleri, medya, bağışçılar, gönüllüler gibi dinamik ve bol aktörlü bir “ekosisteme” sahip olan insani yardım alanı; pandemiye müdahale etmesi ve ondan etkilenmesi yönüyle, kendine münhasır bir özelliğe sahiptir.

İnsani yardım çalışmaları hakkında tarihsel, teorik ve güncel gelişmeleri kapsayan bakış açılarının kavranması, insani yardım alanının dinamiklerine vakıf olunması önemlidir.

Medeniyetimiz insani yardımın altın örnekleriyle doludur.

Türk tarihinde aciz olana yardım etme geleneği, Osmanlı tarihinde sayısız vakıf olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir Osmanlı yadigârı olan Türk Kızılay’ı da 152 yıllık geçmişi ile bugün dünyanın dört bir yanında insan ıstırabı olan her yerde devletimizin masada elini güçlendirmekte, iyiliğin amiral gemisi olarak yoluna devam etmektedir.

“İyiliği yayalım” sloganı ile yola çıkan iyilik kervanının yolcuları, sağdan soldan gelen salvolara kulak asmadan, insani yardımları ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaktadır.

İyiliği yaymak, medeniyetimizden bize görev olarak verilmiş, kötülüğü engellemek de boynumuzun borcudur.

Vatanımız da bize şehitlerimizin emanetidir. Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır. Gönüllü yapılan iyilik hareketini görev gibi yapan neferler olduğu sürece, milletimizin kıyamete kadar medeniyet timsali olacağı muhakkaktır.

Zekât gibi muhteşem bir müessesesi olan kültürümüzün, bu zor süreçlerin üstesinden gelecek yeterli dinamiğe sahip olduğu ehline malumdur.

İşini kaybeden, borçları birikmiş, kirasını ödeyemeyen, evinde çorbası kaynamayan, bunalıma girmiş, hayata küsmüş insanların elinden tutmanın tam zamanı değil mi?

Zenginlerimiz malının zekâtını tam olarak verse, fakir kalır mı komşularımız arasında?

Normal zamanda verilen minimum miktar kırkta bir; zekâtımızı bu zor zamanda şu fani dünyayı paylaştığımız ihtiyaç sahibi komşularımıza versek, hallerini hatırlarını sorsak, dünyayı güzelleştirsek fena mı olur?

Gerçek ihtiyaç sahipleri istemezler, biz onları araştırsak, bizim imkânımız yoksa Kızılay gibi kurumlara haber versek kötü mü olur?

Vekâletlerini verdiğimiz, kurban bağışları da insani yardım unsuru olarak; hiç tanımadığımız ihtiyaç sahiplerinin sofrasına ulaşsa, yüzlerini güldürse ne güzel olur…

Selam olsun iyilik kervanının yolcularına…

Muhabbetle…

Mehmet Dikici

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Dikici Arşivi