Müftü İlhan: "Gün; Yardımlaşma, Dayanışma ve Destek Olma Günüdür!"

Müftü İlhan: "Gün; Yardımlaşma, Dayanışma ve Destek Olma Günüdür!"
Alanya Müftüsü Dr. İhsan İlhan, Koronavirüs’ün (Covid-19) ortaya çıkması ve müftülük tarafından yapılan faaliyetlerin askıya alınmasıyla sürecin ilk gününden itibaren sosyal medya hesaplarında gerek sohbetleriyle gerek açıklamalarıyla vatandaşları bilgilendirmeye ve din hizmetleri sunmaya devam ediyor.

Müftü İlhan tarafından sosyal medya hesabından yapılan “İnfak Bilinci” başlıklı sohbette şu ifadelere yer verildi:

“İslam bize hayatın bütün esaslarını, bütün yönlerini her boyutuyla öğretmiştir. Bize düşen yalnızca tabi olmak ve uymaktır.”
Değerli kardeşlerim! Sözlerimin başında Cenab-ı Hak’tan bizlere vermiş olduğu bütün nimetleri, üzerimize yağdırmış olduğu bütün ikramları daim etmesini niyaz ediyorum. Sözlerime Peygamberimizin bize öğretmiş olduğu şu dua ile başlamak istiyorum: “Allah’ım nimetlerinin zeval olmasından, halimizin değişmesinden, azabın ansızın gelmesinden, gazabına uğrayacak ameller işlemekten sana sığınırım.”

Değerli Müminler! İslam bize hayatın bütün esaslarını, bütün yönlerini her boyutuyla öğretmiş, bize yalnızca uymak ve tabi olmaktan başak bir şey kalmamıştır. Yani bütün soruların cevapları verilmiştir. Biz bu cevapları en güzel bir şekilde ifa etmekle yükümlüyüz. İşte bugün içinde bulunduğumuz durum içeresinde yapmamız gereken en önemli vazifelerimizden biri, dinimizin en önemli unsurlarından olan infak hareketidir. İnfak kazandığımız mala karşı durumumuzu, tutumumuzu ve duruşumuzu ifade eder. Kuran-ı Kerim Fatiha Suresinden sonra başlayan Bakara Suresinde Kur’an-ı Kerim’in yani kendisinin muttaki müminler için ne misyon taşıdığını, vazifesinin ne olduğunu ifade ettikten hemen sonra muttaki müminlerin vasıflarını anlatmaktadır. Müminlerin birinci vasfının gayba iman etmeleri, ikinci vasfının dosdoğru namaz kılmaları ve üçüncü vasfının ise kazandıklarından, yani Allah’ın verdiği rızıklardan infak etmeleri şeklinde tanımlamaktadır. Onun için bedeni ibadet namaz, sosyal ibadetimiz ise zekat, sadaka ve bütün hayır ve hasenatın hepsini ifade eden “infak” ibadetidir. Nedir infak? İnfak: kazandıklarımızdan, Allah’ın verdiği rızıklardan, Allah’ın istediği yerlere harcamaktır. İslam ekonomisinin temelini oluşturun esasları belirten Bakara suresindeki ayetlerde “infak” birinci sırada yer almaktadır.

“İçerisinde bulunduğumuz durum karşısında yapmamız gereken en önemli vazifelerimizden biri de infak’ta bulunmaktır.”
Bugün yaşadığımız hayat içerisinde bulunduğumuz zorluklar içinde en önemli vazifelerimizden birisi de infakta bulunmaktır. İnfak anlayışımızı, infak bilincimizi geliştirmektir. Yani Allah’ın verdiklerinden Allah yolunda, Allah’ın istediği ve emrettiği şekilde düşkünlere, fakirlere, muhtaçlara, yardım isteyenlere, bildiğimiz, takip ettiğimiz, çevremizde kim varsa imkanlarımızı kullanmaktır. Bilelim ki infak yani Allah yolunda harcamak, kazandıklarımızdan fakir ve fukaraya nasibini vermek iyilerden olmanın en önemli unsurudur. Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Sevdiklerinizden (hoşunuza giden, beğendiğiniz, sizin için faydalı olan) şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliklere ve iyi olmaya ulaşamazsınız.” (Âl-i İmrân Suresi - 92 . Ayet) Başka bir ayette ise “Sevdiklerinden verenler”, (Bakara Suresi 177. Ayet) ifadesiyle hem sevdiğimizden hem de severek vermemiz gerektiğini bizlere ifade ediyor.Yine İnsan Suresinde Cenab-ı Hak “Müminlerin infaklarının sevgi üzerine olduğunu, gönül dünyalarında da bir huzur olduğunu” ifade ederek severek vermemizi bize öğretiyor ve bu şekilde taltif ediyor. O açıdan infak etmek aslında sosyal hayattaki dengeyi, sosyal hayattaki adaleti sağlamaktır. Namaz nasıl ferdi ve bedeni bir ibadet ise zekat ve sadaka gibi bütün infak hareketleri de mali bir ibadettir.

“İnfak, Müslüman’ın duruşunu, dünyaya bakışını en güzel şekilde ifade eden bir ibadettir.”
Değerli kardeşlerim”” İnfak, Müslüman’ın duruşunu, dünyaya bakışını en güzel şekilde ifade eden bir ibadettir. Bilelim ki infak hareketi ve infak ameli Müslüman toplumda yaygınlaştığı zaman, o toplum içerisinde Müslümanlar daima darda kalmışların yanında olacaklar, her zaman muhtaç olanların yanlarında olacaklar, onların hayır dualarıyla da ömürleri ve malları bereketlenmiş olacaktır. Peygamber Efendimize hangi sadakanın daha faydalı olduğu sorulduğunda “Senin sıhhatli olduğun, arzulu olduğun, dünya malına karşı sevgili olduğun bir zamanda, fakirlik korkusuyla vermendir.” Buyurarak sahih ve sıhhatli bir zamanda, dünyaya karşı arzumuzun olduğu bir zamanda yardım etmemiz gerektiğini bizlere en güzel bir şekilde ifade etmiştir.

“Dinimiz bize infak etmeyi malımızdan harcamayı, fakir ve fukarayı düşünmemizi emrediyor.”
Değerli kardeşlerim! Dinimiz bize infak etmeyi malımızdan harcamayı, fakir ve fukarayı düşünmemizi emrediyor. Dinin birinci ayağı namaz; ikinci ayağı da zekattır. Şöyle ifade edebiliriz İslam hayatını ve İslam toplumundaki tertip ve düzeni, ahlaki erdemliliği en güzel bir şekilde ortaya koyan namaz ve infak hareketi’dir. Böyle düşünmemiz gerekiyor. Zekat; üzerimize farziyeti olan ve infak ibadetinin bir bölümüdür. Ama “İnfak” dediğimizde her türlü sadakamızı, her türlü iyiliğimizi bize ifade etmektedir. Bu anlamda Peygamberimiz “Her iyilik bir sadakadır.” Buyurmuştur. Başka bir hadiste ise Peygamberimiz insanın bütün mafsallarına bir sadaka gerektiğini ifade ettikten sonra onun dışında insanın yaptığı sulhu, insanın yaptığı iyilikleri, bir insanı karşıdan karşıya geçirmeyi, hatta atından kamçısı düşen insana kamçısını geri vermenin bile sadaka olduğu ifade ederek toplumsal anlamda iyiliğin ve güzelliğin yayılmasını sadaka tanımıyla ifade etmektedir.

“Cenab-ı Hak Müminlerin infak ettiklerinde verdiklerinin asla zayi olmadığını, mallarının eksilmediğini, Allah’ın infak edilenin yerine yenisini koyacağını bizlere beyan etmektedir.”
Değerli kardeşlerim! Kur’an-ı Kerim bize infakı emrederken infakın faziletini, genişliğini ve Rabbimiz katında değerini de şöye anlatır. Mallarını Allah yolunda infak edenlerin örneği yedi başak bitiren, her bir başakta yüz tane bulunan bir tek tanenin örneği gibidir. Allah, dilediğine kat kat arttırır. Allah (ihsanı) bol olandır, bilendir. (Bakara Suresi 261. Ayet) buyurmaktadır. Cenab-ı Hak böylece Müminlerin infak ettiklerinde verdiklerinin asla zayi olmadığını, mallarının eksilmediğini, Allah’ın infak edilenin yerine yenisini koyacağını bizlere beyan etmektedir.

“Dinimizin emri ne ise onu yerine getirmek zorundayız.”
Bugün ne yazık ki infak ve diğer hususlar konuşulduğunda farklı farklı ifadeler kullananlar aslında bu işin hakikatine inanmayanlardır. Biz onlara kulak vermiyoruz. Biz dinimizin emri ne ise onu yerine getirmek zorundayız. Peygamberimiz şöyle buyuruyor: “Mallarınızı zekatla koruyunuz. Hastalarınızı sadaka ile tedavi ediniz. Bela ve musibetleri dua ile karşılayınız.”

“Müminler olarak inandığımız esaslara sımsıkı yapışıp ve bu esaslar üzerinde yürümemiz gerekiyor.”
Bugün minarelerden okunan dualar karşısında yeryüzünü yerinden oynatmaya çalışanların, bir sürü laf söyleyen insanların konuşmaları bizim için önemli değildir. İnanmayan insanların konuşmaları itibar edilecek şeyler değildir. Biz müminler olarak inandığımız esaslara sımsıkı yapışıp ve bu esaslar üzerinde yürümemiz gerekiyor. Bizim en büyük silahımız duadır. Peygamberimiz müminlerin duasının bir silah olduğunu yani bir koruyucu güç olduğunu şöyle ifade ediyor: ”Müminin silahı sabır ve duadır.” İşte zor günlerden geçtiğimiz şu günlerde en çok muhtaç olduğumuz iki ibadet “sabır ve dua”. Bugün evde kalmak da sabır, söylenenleri icra etmek de sabır, hayatımıza ilaç olacak bütün unsurları yerine getirme de sabırdır. Rabbimizden bu bela ve musibetlere karşı da gönlümüzü ve elimizi açıp dua istemeliyiz.Bugün tankı tüfeği olanların, atomu parçalayanların, en büyük silahları icat edenlerin ne hale geldiklerini görmekteyiz. O nedenle Müminler olarak bizim enn büyük silahımız, en büyük sığınağımız duamızdır.

“Allah’ın sevabının ne olacağını, hazinesinden bize ne vereceğini biz bilemeyiz.”
Değerli Müminler! Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: “Mallarınızı zekatla koruyunuz. Hastalıklarınızı ve hastalığınızı sadaka ile tedavi ediniz. Belaları dua ile karşılayınız.” Başka hadis-i şerifte Peygamberimiz “Bir hayra öncülük eden (bir hayra sebep olan) o hayrı yapmış gibidir. Allah düşküne, fakire, muhtaca yardım edeni sever.” buyurmuştur. Bundan daha güzel bir müjde olabilir mi? Allah Resulü yine başka bir hadiste “Kim bir düşküne yardım ederse Allah ona yetmiş üç sevap yazar.” buyuruyor. Bu sayılar kesretten kinayedir. Allah’ın sevabının ne olacağını, hazinesinden bize ne vereceğini biz bilemeyiz. Peygamberimiz bu amelin karşılığını aklımıza yaklaştırarak, idrakimize sunarak anlamamız ve kavramamız için bu şekilde bir ifadede bulunuyor. Bu tür anlatımlar kesretten kinaye olarak anlamlandırılır. Bunun manası yapılan amelin mükafatının Allah katında büyüklüğünü ifade etmektir. O açıdan Allah Resulü bir düşküne yardım edene, onun imdadına koşana Cenab-ı Allah’ın yetmiş üç sevap yazdığını, bu sevaptan birisinin onun bütün işlerinin salah ve hayırlı olması için, diğerlerinin ise onu derecesinin yükselmesi ve yücelmesi için olduğunu ifade ediyor.

"Bulunduğumuz şartlar itibariyle yapılan yardım çağrılarına kulak vermemiz, hayır ve hasenatta yarışmamız gerekiyor.”
Değerli kardeşlerim! Bizler infak ibadetini yüksünmeden en güzel şekilde yerine getirmemiz gerekiyor. Bugünkü bulunduğumuz şartlar itibariyle sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. Yapılan yardım çağrılarına kulak vermemiz, hayır ve hasenatta yarışmamız gerekiyor. Kur’an-ı Kerim’in “Hayırda yardımlaşın!” (Maide 2) emrine sımsıkı yapışıp onu yerine getirmemiz gerekiyor.

“Hakkı, hakikati olduğu gibi haykırmak ve insanların gönlüne bu hususları ulaştırmak zorundayız. Çünkü sadaka ancak müminin işidir.”
Değerli kardeşlerim! Bazı laf-ı güzafların ortalıkta dolaştığını görmekteyiz ancak bu tür söylemlere asla itibar etmeden kendi vazifemizi en güzel bir şekilde ifa etmeliyiz. Dini tebliğ eden insanlar olarak başkaları ne der diye değil; hakkı, hakikati olduğu gibi haykırmak ve insanların gönlüne bu hususları ulaştırmak zorundayız. Çünkü sadaka ancak müminin işidir. Sadakanın karşılığını da ancak Allah verir.

“İnfak sosyal hayatı imar eder.”
Değerli kardeşlerim! İslam’ın sosyal hayatta iki temel ibadeti vardır. Biri namaz ikincisi de infaktır. Namaz kişiyi imar eder. İnfak ise sosyal hayatı imar eder. Onun için namaz kılan bir mümin; her zaman psikolojisi sağlam olan, her zaman ruhu sağlam olan insandır. Zekat, hayır ve hasenat içinde olan mümin ise sosyal hayatla olan bağlantısı ve en güzel bir şekilde sosyolojiyi yerine getiren en mükemmel sosyolog olan kişidir. Fakirin hakkını fakire teslim eden. fakirin acısını duyan, yanındaki komşusunun açlığını hisseden, onlara yardımda koşmaktan daha büyük fazilet ne olabilir. Bugün iş yerlerinin tatil olması, iş yerlerinde çalışmanın mümkün olmadığı sabit ücretli kardeşlerimizin imdadına kim koşacaktır? Elbette elinde imkanları olan kardeşlerimiz ellerinden geleni yapacaklardır.

“Bugün içinde bulunduğumuz sıkıntılara karşı infaklarımızla, hayır ve hasenatımızla destek vermeliyiz.”
Bugün hayır ve hasenatımızı açıktan ve alenen teşvik ederek yapmamız gerekir. Kuran-ı Kerim bize bunu en güzel şekilde ifade ediyor. “ Sadakaları açıktan (başkalarını teşvik maksadıyla) verirseniz o ne güzeldir!”(Bakara 271) Değerli kardeşlerim! Sadakaları yeri geldiğinde açıktan vermek güzel yeri geldiğinde ise gizli vermek güzeldir. İşte bunu içerisinde bulunduğumuz şartlar, ortamlar ve bulunduğumuz vaziyetler tespit eder. Eğer kalbinize hükmedemiyorsanız, kalbinize sahip olamıyorsanız elbette gizli vermeniz gerekir. Ama bugün teşvik zamanıdır. Zekatın unutulduğu, hayır ve hasenatın unutulduğu bir zamanda bunları alenen ve açıktan vermemiz, insanları teşvik etmemiz için geçerli ve değerli unsurlardır. Bugün içinde bulunduğumuz sıkıntılara infaklarımızla, hayır ve hasenatlarımızla, sadakalarımızla aynı zamanda da zekâtlarımızla destek verecek, böylece içinde bulunduğumuz bu badireden yara almadan sıkıntı çekmeden en güzel bir şekilde atlatmaya gayret sarf edeceğiz.

“Gün yardımlaşma, dayanışma ve destek olma günüdür.”
Değerli kardeşlerim şunu unutmayalım ki bu gemi hepimizin gemisidir. Bu gemi batığı zaman şu iyiydi bu kötüydü diye asla tartışılmaz, asla konuşulmaz. Bu gemi battığında hep birlikte batarız. Sahile de hep birlikte çıkarız. Vatan gemisini, devlet gemisini batırmadan, zalimlere ve düşmanlarımıza karşı mazlum duruma düşmeden, kendimize güldürmeden, bulunduğumuz dertlerden ve sıkıntılardan en güzel bir şekilde selamete çıkmak için için gün yardımlaşma, dayanışma ve destek olma günüdür. Onun için bildiğimiz veya bilmediğimiz bütün fakirlere yardımın tek elden ulaşabilmesi için maaşlarımızdan, imkanlarımızdan bu yardımlara destek vermeliyiz.

Değerli Müminler! Şu anda ilçelerde kaymakamlar başkanlığında, illerde ise valiler başkanlığında kurulmuş olan Vefa Sosyal Destek Grupları çalışmaları çerçevesinde 65 yaş üstü vatandaşlarımıza devletimizin polisi, zabıtası, Din Görevlisi , öğretmeni ve bütün kuruluşlarıyla en güzel bir şekilde yardım ulaştırılmaktadır. O açıdan bizler de devletimizin ve milletimizin güçlü olmasını, mazlum olan, garip olan, düşkün olan insanlarımızın da seslerine dikkat ederek, içerisinde bulundukları durumdan onları kurtarmak için en güzel bir şekilde elimizden geleni yapacağız. Rabbim bu vesileyle yaptığımız ve yapacağımız bütün yardımlarımızı kabul eylesin inşallah.”

Önceki ve Sonraki Haberler
Bunlar da İlginizi Çekebilir