İbrahim Çelebi'den Antalya ziyareti

İbrahim Çelebi'den Antalya ziyareti
3 Temmuz Cumartesi Günü Anavatan Antalya İl Başkanlığı Haftalık Yönetim Kurulu Toplantısını yaptı. Toplantıya Anavatan Partisi Genel Başkanı İbrahim Çelebi katılım sağladı. Başkan Çelebi’nin Antalya ziyareti kısa sürse de Antalya İl Başkanlığı ve İlçe Başkanlıkları ile görüşmelerini yaptı.

Toplantı İl Başkanı Alihan Kansu’nun konuşmasıyla başladı ve devamında Genel Başkan İbrahim Çelebi konuşmaya devam etti. Başkan Çelebi,

‘’Bir hafta sonunuzda zamanınızı ayırıp bizlerle bir araya geldiğiniz için teşekkür ederiz. Bu sıcak günde, vatan sevdasıyla bir araya geldiğimiz için çok mutluyuz. Hepinize şahsi olarak teşekkür ediyorum.’’, dedikten sonra konuşmasına devam etti.‘’Antalya İlinde, kadınlarımızın siyasete girmesiyle güzel bir ortam ve güzel bir takım oluşturuyorsunuz. Bu durum, hem diğer il başkanlıklarımıza hem de genel merkezimize büyük bir örnek teşkil etmektedir. Hepinizi cani gönülden kutluyorum. Antalya Turizm ve tarım alanında bir başkenttir. Turizm’in gelişmesiyle ekonomimiz canlanacaktır. Lakin pandemi süreci içerisinde olduğumuz için hem ekonomik hem de manevi sıkıntılar yaşamaktayız. Esnafımıza dükkan kapattırmakla olmaz. Esnafımızın yanında olduğumuzu göstermeliyiz. Araç tutup doğuya bizde gidebilirdik. Yanımıza birkaç basın arkadaşımızı alır tiyatro sergilerdik. Lakin biz bunu yapmak istemiyoruz. Biz ülkemiz için çalışmak istiyoruz. Masanın etrafında toplanmamızın tek nedeni Ülkemiz ve vatandaşlarımızdır. ‘’ dedi. Anavatan Partisinin orta direk bir parti olduğunu her cümlesinde dile getiren Başkan Çelebi, ‘’Anavatan Partisi, her zaman orta direk bir partidir. Dört eğilimin bir arada bulunması da bunu göstermektedir. 8. Cumhurbaşkanımız Turgut ÖZAL, bize gerçekleri göstermiştir. Saygı çerçevesi içerisinde siyasetin yapılacağını göstermiştir. Hükümetimizde doğrular kadar yanlışlarda vardır. Bizler doğruya doğru, yanlışa da yanlış demeliyiz. Hepimizin ortak hedefi Türkiyedir. Anavatan Partisinin, kendi çıkarları yoktur. Türkiye’nin sorunlarını çözmek için buradayız. Ülkemizin geleceği gençlerimizin elinde onlara sahip çıkmamız gerekmektedir.’’ diyerek konuşmasını devam eden Başkan Çelebi, her daim Türkiye için çalışacaklarını dile getirdi.

ANAVATAN PARTİSİ ANTALYA İL BAŞKANLIĞI BASIN VE MEDYA İBRAHİM ÇELEBİ ÖZEL RÖPORTAJ

1 – Siyasette kadının ve geçlerin önemi nedir? Nerede olmaları ve ne yapmaları gerekiyor?

Öncelikle kadınlarımızdan başlayalım. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bakış açısından bunu söyleyelim. Biliyorsunuz, Osmanlı imparatorluğunun kuruluşundan belli bir dönem sonra yozlaşmaya başladı. Özellikle İslam dinini Arap kültürüyle karıştırdık. Arap kültürü de demeyelim. Bedevilerin yaşam tarzıyla İslamı karıştırdık. Karıştırmaya başlayınca da kadınlarımız ikinci planda kaldı. Türk devlet geleneğinde kadın bir numaralı aktördür. Türk devletinde türk gelenek göreneklerinde kadın erkekle yan yanadır. Belirli bir dönemden sonra bizim de çocukluk zamanlarımızda erkeklerin önde yürüyüp kadınların çok çok gerilerde yürümesi bir islam geleneğiymiş gibi gösterildi. Atatürk’te bu yozlaşmayı iyi çözdüğü için kadınlarımıza batılı örnek ülkelerden daha önce seçme ve seçilme hakkını, kadınlarımıza sundu. Seçme ve seçilme hakkını kadına toplum içindeki önemli görevleri ifade etti. 8. Cumhurbaşkanımız Turgut Özal da her zaman ikili sohbetlerinde şunu dile getirmiştir. ‘’Ben Semra Özal olmasaydı buralara gelemezdim.’’ Kadın kollarını, kadın hareketlerini partide resmi görev olarak ortaya koyan parti Anavatan partisidir. Hayatın her alanında kadınlarımızla beraber olmalıyız. Partimiz içerisinde kadınlarımızın yanımızda olması ve aktif rol oynaması hem bizi sevindiriyor hem de onurlandırıyor.

Gençlerimizle ilgili konuşmak gerekirse, gençlerimiz, çocuklarımız bizim geleceğimizdir. Gençlerimiz siyasette aktif rol oynamalıdır. Daha güzel bir dünya daha yaşanılır bir dünya bırakmak bizim gençlerimize olan görevlerimizdir. Çocuklarımızın milli duygularını ortaya çıkartabilirsek onlarla siyaset yapabiliriz. Gençlerimize siyasette olmaları için yardımcı olmamız gerekmektedir.

2- Kadınlarımız ve gençlerimizi bir araya getirdiğimizde, yıllardır devam eden bir şiddet ve istismar olayı ortada. Dönemimiz içeresinde İstanbul Sözleşmesinin feshi de ortaya çıktı. Bu konular hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bu mücadele bütünlük bir mücadeledir. Türk aile yapısına karşı, Türk kültür yapısına karşı müthiş bir saldırı var. Yani özellikle ekranlar vasıtasıyla. Ekranlara bakarsanız, aile yapısını bozan, mafyavari dizlilerle vurdulu kırdılı ve çok kolay para kazanıldığını gösteren diziler var. Adam öldürmenin meşru gösterildiği, bilinç altımıza enjekte edilen bir algı var. Aile yapımızı da bozdular. Rtük var. Rtük ne işe yarıyor anlamış değilim. İstanbul sözleşmesine geldiğimiz zaman, sözleşmenin doğru tarafları da yanlış tarafları da var. Biz Türk devlet geleneğinden gelen bir devletiz. Avrupalıların dayattığı, bize öne sürdükleri sözleşmelerle kadınlarımızı koruyacaksak bize yazıklar olsun. Bir sözleşme var. Doğru uygulanamadıktan sonra yanlış neticeler doğurabiliyor. Ben sadece bu yaşanılan şiddeti İstanbul Sözleşmesine bağlamanın doğru olmadığına inanıyorum. Bizler daha doğru, daha koruyucu, daha adil, daha hukuki temelleri sağlam kendi kanunlarımıza maddeler koyalım. Kadınlarımızı ve çocuklarımızı koruyalım. Eğitimlerini tam verelim. Gençlerimize geçmişini anlatmamız gerekiyor ki geleceğimize ışık olsunlar ve eğitimlerini tam alsınlar.

3- Yani şunu söyleyebilir miyiz? Bizler gençlerimize geçmişimizi öğretemezsek, geleceğimize taşıyamayız.

Evet, geleceğimize taşıyamayız. Geleceğimizde doğru yönlendiremeyiz. Çocuklarımıza hedefsiz, ilkesiz bir gelecek vermiş oluruz. Ben gençlerimizi X, Y, Z kuşağı diye ayrıştırılmasına çok karşıyım. Bunu her yerde söylemeye devam edeceğim. Çocuklarımızın üzerinde çok büyük bir oyun ve tezgah var. Çocuklarımızın çoğu yurt dışında yaşamak okumak istiyor diyenler var. Okumayı anlarım. Kendilerini geliştirmeleri anlamında tabi ki istedikleri yerde eğitimlerini alabilirler. Ama, dünyada her yer günlük gülistanlık değil. Türkiye, gelişmiş ülkeler ile arasındaki farkı kapattı. Türkiye de yaşanan sorunların kat ve katı diğer ülkelerde de var. Yani cenneti cehennem gibi göstermenin anlamı yok. Çocuklarımıza geçmişimizi anlatarak onlara neler yaşadıklarımızı anlatacağız. Hem de geleceğimiz için hazırlayacağız.

4- Şu anda gençlerimiz Siyaseti bilmiyorlar. Gençlerimize siyaseti öğretmek için neler yapmalıyız?

Siyasetin bir demokrasi kültürü olduğunu öğretmemiz gerekmektedir. Tabi ki siyasetteki yozlaşmada gençlerimizi siyasetin dışına itiyor. Şimdi siyasetteki kalite, rekabet, karşıdakini anlayıp yorumlama kültüründen uzaklaştığımız için de siyaset şimdi çirkin bir görüntü vermeye başladı. Gençlerimizde bu durumdan olumsuz etkilenmektedir. Ama, bunların aşılabileceğinin en güzel örneği Anavatan Partisidir. 80 darbesinden önce de bu durumlar vardı. Kamplaşma, çatışma, terörizm, açlık, sefalet ve kuyruklar vardı. Paramız olduğu halde istediğimizi alamama gibi durumlar vardı. Özal ile birlikte, düşünceye vurulan prangalar, ekonomik anlamda hem de yaşamımızın her anında hayatımızı zorlaştıran durumları söküp attı. Düşünce devrimi yaptı. İnanç özgürlüğü, ibadet özgürlüğü, düşünce ve düşünceyi ifade etme özgürlüğü, Turgut Özal sayesinde Türkiye’nin en iyi kazanımları olmuştur. Yaşadığımız durumların, dönemsel sıkıntılar olduğunu gençlerimize anlatmamız gerekmektedir. Bu nedenle, hepimize çok büyük görevler düşmektedir. Siyasete gençlerimizi katmak istiyoruz. Hayatın her alanında siyaset ve demokrasi var.

5- Temmuz ayına girdik. Temmuz ayına girdiğimiz andan itibaren zamlar konuşulmaya başlandı. Ekmeğe, benzine, elektriğe ve suya zam geldi. Yüksek oranda gelen bu zam gelmeli miydi?

Türkiye, cari açığı olan, yüksek borç düzeyinde olan bir ülke. Devletin de ana gelir kaynakları vergilerdir. Ülkemizin, gelirinin %90’ı %95’i vergilerden toplanıyor. Bizim doğal kaynağımız ve zenginliğimiz az. Turizm alanında çalışmalar yaparken, pandemi süreci içerisinde Turizm sektörümüzde durgunluk yaşadı. Geçen sene planlanan sınırlara ulaşamadık. İnşallah bu sene ulaşacağız. Devlet zorda. Avrupa devletlerinin bizim üzerimize yaptığı çalışmalar yüzünden, yer altı zenginliklerimizi ekonomimize kazandırmamıza mani oluyor. Türkiye’nin en büyük madeni Bor. Lakin daha yeni yeni işlemeye başladık. Altın çıkartmaya çalışıyoruz, çevre örgütleri vasıtasıyla bizleri engelliyorlar. Amaçları bizim ekonomimize zarar vermektir. Bizim cari açığımızı kapatmamız lazım. Açığımızı kapatamadığımız zaman gelen bu zamlar kaçınılmaz oluyor. Bu zamana kadar ötelediler lakin yapmak zorunda kaldılar. Vatandaşın gözünden baktığınızda, ekonomik sıkıntıları en üst seviyede yaşayan vatandaşların üzerine de bir anda %15 gibi bir zammı getirmekte doğru değil. Ama burada bu dengeyi çok iyi sağlamamız gerekiyor. Hem vatandaş yönünden hem de devlet yönünden ortak bir nokta bulmamız gerekiyor. Türkiye’nin büyük bir çoğunluğu mutsuz. Vatandaşlarımızın mutluluğu bizim için önemlidir. Anavatan Partisi, orta direğin partisidir. Gelir dağılımı, gelir adaletini sağlayamazsak sürdürülemez. Gelir dağılımı ve gelir adaletinde sıkıntı var. Bir tarafta zorda olan insanlar bir tarafta da ihaleciler adam kayırmacılık. Bu sürdürülebilir bir durum değil. Bu yanlıştan bir an evvel dönülmesi gerekmektedir.