Mehmet Dikici

Mehmet Dikici

Askerlik

İslâm sevgi dinidir. Olgun ve ergin bir müslüman olabilmek için sevmeyi, acımayı, yardım etmeyi, bağışlamayı ve hoşgörüyü mutlaka öğrenmek gerekmektedir. Bu konu Kutsal kitabımızda ve sevgili Peygamberimiz’in değerli sözlerinde çok açık bir şekilde belirtilmiş bulunuyor.

Müslüman her şeyden önce ve en çok yüce Yaradanı’nı sever. Sonra O’nun eşsiz bir ahlâk, fazilet ve hikmet örneği olan elçisine gönül bağlar. Onların hoşnutluk ve rızasını kazanmaya çalışır. Buyruklarını tutar, yasakladıklarından kaçınır. Bu buyruk ve yasakların ışığı altında tüm yaratılmışlara, müslüman olsun, gayrimüslim olsun, bütün insanlara karşı iyi niyet besler, onlara iyilik yapmaya, faydalı olmaya çalışır. Yunus Emre bu yüzden ne demiş;

Yaradılanı hoş gör,

Yaradan’dan ötürü.

İslâm’da daha başka sevgiler de vardır: İlim sevgisi, hak ve hakikat sevgisi, vatan sevgisi gibi... İşte dinimizin bunca insancıl buyrukları yanında askerliği, savaşı kabul edişi ise dinimizdeki hak ve adalet kavramını, insan onurunu, kişiliğini her şeyin üstünde tutuşundan ileri gelmektedir.

İslâm’da savaş, yeryüzünde fitne ve fesat çıkaran bozgunculara ve mütecavizlere, insanları özgürlüklerinden yoksun bırakmaya çalışan, onları kandırmak ve sömürmek isteyen zalimlere karşı yapılır. Müslüman saldırgan değildir ama özgürlüğünü, onurunu, canını, namusunu, malını ve sevgili vatanını korumak için saldırgan düşmanla kahramanca savaşmaktan da asla kaçınmaz.

Askerlik müslümanlar için bu sebeplerden kutsal bir görevdir. Nitekim kadim medeniyetimiz “İki göze cehennem ateşi değmeyecektir. Biri Allah sevgisi ve korkusuyla ağlayan, diğeri de müslümanları korumak için sınırlarda gözcülük yapan göz.” buyurmuş. Dinimize göre sınırlarda bekleyen imanlı asker, yurdun içinde onun sayesinde huzur ve sükûnetle ibadet eden kişilerin elde ettikleri kadar sevap kazanacaktır. Bir saat eğitim yapan imanlı asker, sabahlara kadar ibadet eden dindar kişiden daha çok sevap alır.

Atalarımız bu müjdelerden dolayı ölümden korkmamış, düşmandan kaçmamış bu heybet ve metaneti sayesinde de zaferden zafere koşmuştur.

Askerlik ve kahramanlık konusunda bu kadar değerli ve güçlü hükümlere sahip bulunan eşsiz dinimiz ile asırlar boyu özgür ve mert yaşamış adil, haksever ve kahraman milletimizin nitelikleri birbiriyle ne kadar güzel uyuşmakta, birbirine ne kadar çok yaraşmaktadır…

Tanrım! Sen bizleri bu olumlu, yararlı ve temiz inançlardan ayırma. Güçlükler karşısında karamsarlığa, yılgınlığa ve uyuşukluğa düşürme…

Böylesi güçlü bir motivasyonu olan milletimizin babası devletimizin güçlü olması için bize düşen; kaynaklarımızı israf etmemek, görevlerimizi suistimal etmemek, devletimizi zaafa uğratmamak, şehitlerimizin kemiklerini sızlatmamaktır…

Muhabbetle…

Mehmet Dikici

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Dikici Arşivi